Nefessiz kaldığımda anlarım kışın geldiğini.
Aklıma düştüğünde anlıyorum yine bir arpa boyu yol gidememişim.
Çok gelmiş sizin başınıza böyle şeyler çok aşığınız olmuş, bu kadar hüzün acemiliğimdendir siz bana aldırış etmeyin.
Yok yok yanlış anlamayınız efenim ben böyle iyiyim.
Bir tutam hüzün hayatımın vazgeçilmezlerindendir.
Öyle her dakika aklımın her köşesini işgal etmiş duygularım yoktur. Terbiyelidirler kendileri, ne zaman açığa çıkacaklarını bilirler.
Sadece böyle bir anda vurmaları hoş değil.
Yoruluyorum ama yinede şikayet etmiyorum.
30 Ekim 2012 Salı
19 Ekim 2012 Cuma
Pardon Beyefendi.
Durup düşünmeye fırsat bulduğum zamanlarım az. Diğer insanlardan ziyade gündelik yaşamımı sürdürürken daha fazla çaba sarf ediyorum. Siz kuzum fazla yorucusunuz bana. Fazla içli dışlı olmama rağmen insan sever bir yanımın olmayışı sizleri basitçe eleyebilmemin başlıca sebebi.
Ben yine oturuyorum sayın seyirciler.
Hiçbir şey yaptığım yok halen.
Bana verdiğiniz ya da yüklediğiniz anlamların bana kattığı ya da azalattığı bir şey de yok.
Neden bu kadar zorluyorsunuz kendiniz anlamıyorum.
Fazlaca konuşan
Azca düşünen
Susmayı unutmuş bir adama kuracağınız birkaç cümle onun için anlamsızken neden etrafında kalmayı ister ki insan.
Değerlendirilebilecek bir sürü insan dolaşıyor. Onlara gidin.
Mesela sizi sevebilecekler var.
Mesela hastalandığınızda çorba yapar onlar. İyidir onlar alın besleyin.
Yüzlerinize karşı gülmem, içimden ettiğim küfürleri saklamak içindir.
Bak bunlarıda buraya yazıyorum sonra ' ah canım içli çocuk falan. ' diye geçiriyorsunuz içinizden.
Sizlere sövme metodumu bu sayfalar.
Bak söylüyorum işte.
Bu kadar açık ve net olması illa ki yalan olduğu anlamına mı geliyor?
Lütfen hayatınızda kaldırabileceğiniz şeyleri seçin okuyanlar.
Cehaletin mutluluk olduğunu unutuyoruz.
Yaz haybeden kelam defterine bunu.
En yakın zamanda şahsıma edilen küfürlerinizi hasretle bekliyorum.
Ben yine oturuyorum sayın seyirciler.
Hiçbir şey yaptığım yok halen.
Bana verdiğiniz ya da yüklediğiniz anlamların bana kattığı ya da azalattığı bir şey de yok.
Neden bu kadar zorluyorsunuz kendiniz anlamıyorum.
Fazlaca konuşan
Azca düşünen
Susmayı unutmuş bir adama kuracağınız birkaç cümle onun için anlamsızken neden etrafında kalmayı ister ki insan.
Değerlendirilebilecek bir sürü insan dolaşıyor. Onlara gidin.
Mesela sizi sevebilecekler var.
Mesela hastalandığınızda çorba yapar onlar. İyidir onlar alın besleyin.
Yüzlerinize karşı gülmem, içimden ettiğim küfürleri saklamak içindir.
Bak bunlarıda buraya yazıyorum sonra ' ah canım içli çocuk falan. ' diye geçiriyorsunuz içinizden.
Sizlere sövme metodumu bu sayfalar.
Bak söylüyorum işte.
Bu kadar açık ve net olması illa ki yalan olduğu anlamına mı geliyor?
Lütfen hayatınızda kaldırabileceğiniz şeyleri seçin okuyanlar.
Cehaletin mutluluk olduğunu unutuyoruz.
Yaz haybeden kelam defterine bunu.
En yakın zamanda şahsıma edilen küfürlerinizi hasretle bekliyorum.
4 Ekim 2012 Perşembe
Özlem Bir Kız İsminden Ziyade.
Şimdi yine aklımın kıyısında durmuş sallandırırken ayaklarımı,
Yazalım haybeden kelam defterine 3 satır daha.
Şu zamana kadar ki favori dizim, müziğim ve filmim 'insan'. Seyretmelere doyamadım. Dinlemelere kıyamadım desem yeridir. Bazı konulardan üç beş laf edebilecek kendimize yeter deneyim sahibi olabildik sanırım. Bu deneyimlerin yapımında ve yayımında emeği geçen sevgili insanlara teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim.
İnsan evladının duyguları hakkında bu kadar rahat bir şekilde konuşabilmesi normal gelmedi hiçbir zaman bana.
+ Seni özleyeceğim Artur
- Seni seviyorum Maria
Yalan Rüzgarı
Evet arkadaş senin söylediğin cümle herhangi bir dizi repliğinden ibaret olup olmadığı hislerinden geçiyor.
Insanlar varoluşunu koruyabilmek için çeşitli önlemler alır hayatı boyunca. Biz bunlara kısaca deneyim adını veriyoruz. Aslında deneyim; sevgili ruhunuzun acı içinde geçirdiği zamanlardan korkup mantığınızı devreye sokmasından ibaret bir durumdur. Kısacası sevgili dostlarım hissedebildiğiniz birkaç duygunuz varsa ki bu duygular acı, öfke, nefret, sevgi, aşk her şey olabilir sevip bağrınıza basmanız şiddetle tarafımca tavsiye edilir. Ohh şifa niyetine. Çünkü deneyimleriniz arttıkça mantığınız çoğalacak ve hisleriniz azalacaktır. Doğa bunu emreder.
Diğer bir konu; ne kadar cesaretiniz var ?
Öyle kurşunlara falan göğüs germeye gerek yok. El ele yürüdüğünüz kişiye dönüp 'Ben seni özlemem.' diye tek bir cümle kurun bakalım ne kadar yanınızda kalabilecek. Neden nasıl ve niçin soru kelimelerinden önce öfke ile size doğru gelen bir tokat ve ya bir bardak ya da topuklu bir ayakkabı olabilir. Makul bir açıklamanızın olması dahi durumu toparlamaya yetmeyecektir. Sebep?. Karşıdaki o kadar özleyeceğin den o kadar emin ki. Peh peh peh.. Özlem dediğin duyguyu anlatalım o zaman dilimiz döndüğünce ve kelimeler yettiğince.
Gerçekten özlediğinde birisi bir telefon kadar yakın dahi olsa özlenen söylemeye korkar özlediğini. Bilirsin karşındaki özlenmeye o kadar layık ve bir o kadar üzülmemesi gereken bir yaratık, ona kıyamadığından kendine saklarsın özlemini. Özlemek öyle bir korkudur ki aklından sesi, kokusu, gülüşü çıkacak diye sanki 5 yaşındaymışsın gibi kapatırsın sımsıkı gözlerini iyice hatırlatırsın kendine. Sırf bunu yaparken bile kendine acı verirsin dokunamadığın, göremediğinden mütevellit. Özlemek zerre kadar aklında yokken illet gibi dolar içine en beklemediğin yerlerde.
Özlemin bir dişi adlandırmasından ziyade bir çocuk esirgeme kurumunda ne demek olduğunu sorun ya da bir huzurevine. Yoksunluk nedir? Umutsuzluk nedir? Onların verdiği cevaplardan sonra 'Seni özlüyorum.' sizler için basit bir cümle olmaktan çıkar. Hayatta her kelime ve cümlenin gerçekten değerli olduğuna inanan tüm insan yaratıklarına.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)