31 Ekim 2015 Cumartesi

..

Bir kadın ne zaman kendi hayatı içinde kusursuzsa o zaman gerçekten onun hayatımın akışına kapılmak imkansıZ olur.
Hayatına girse de girmese de kusursuzluğu karşısında etkilenmemek mümkün değildir

25 Ekim 2015 Pazar

Bazen

Bazen yokuslarinda hayatin tek olmak istediğin için değil tek olmak zorunda kaldığın için kabul ettirirsin kendine yalnızlığı.
Yalnızlık karanlık gibi çöker bazen.
İyidir inanilanin aksine orter hissettiklerini karanlık.
Hep yalnız olacaksın diye kandırma kendini.
Biri bir zaman gelir. Kalır. Durur. Susar. Gider mi? Bilinmez.

16 Ekim 2015 Cuma

...

Hissizlesmek bazen tek çıkar yol olduğunda. Ne olacağını düşünmeden sahiplenmek gerek. 
Bile bile kendini öldürmeye gerek yok. 
Huzuru aramaya gerek yok.
Yalnızlıktan korkmaya
İnanmaya ihtiyacım yok.
Bazen kaybolmaya
Susmaya
İçmeye
İhtiyacım olur. Sonra geçer.
Perde kapanır sen gidersin. Ne zaman dusecek gibi olsam gidersin. Susarsam gidersin yanı kısacası ben hep dururken sen bi noktada gidersin.
Bu bir gidişin belgesi.
Ben gidiyorum. Dedim ya sonra geçer. 
Hissetmem.

https://www.youtube.com/watch?v=O1yz2I8Dit0

14 Temmuz 2015 Salı

Hiç

Bazen tüm yaralarının üstünü kapatmaya çalışırken bir iz, bir eski zamana ait bakış kaldırıp atar tüm tozlarını anıların. Yine durduğun yerden bir adım öteye gidemeyişin yüzüne vurur.

Kayıplarını gördükçe hayal kurmaktan daha fazla vazgeçersin. Dibine doğru yol alırken hayatın birkaç sigaranın dumanı, kokuşmuş perdelere vuran hafif meltemden başkası eşlik etmez yürüdüğün yolda. 

Giderek yalnızlaşması insanın, içten içe kazandıkça kaybetmenin verdiği haz, muzaffer bir komutanın işgal ettiği topraklar için döktüğü kanı umursamamasına benzer. Duygulardan yoksun sadece hayatın ilerleyişine şahit olmaktan başka elinden hiçbir şey gelmez.

İçten bir gülüşü bazı kadınların seni hiçbir zaman kurmamam gereken tüm yıkılmış hayallerin ortasına sürükler. Hiç var olmamış duyguların tümü üstüne gelir aciz bir umudun esiri olup düğümlenir boğazın.

Susar;
Belki bir gün dersin..Belki başka bir zaman...

Hiç olmayacak hayaller.. Kurulmaması gereken tüm düşler için...

https://www.youtube.com/watch?v=O1yz2I8Dit0

22 Haziran 2015 Pazartesi

Bir Çiftlik Akşamı

Bir kadeh rakı, diktiğin ceviz ağacı, yaşım kadar meyve ağaçları, doğduğum topraklar.
Ne kadar oldu sahi?
Geçenlerde yine kırmızı bir arabada seni aradım. Yaşım 25 ve hala bir yanım gizli ajan olduğuna inanıyor.
Hafif bir rüzgar eser buğday tarlaları tarafından.
Bu kadar zaman.
Çok yoruldum ben artık.
Öyle böyle değil be.
Olsan adam adama dertleşsek.
Musa Eroğlu - Mihriban
Seversin sen.
Usulca gelsin arkadan.
Savaşmaktan yoruldum.
Bırakamıyorum, bırakamam işte gittin ya.
Aldık ihaleyi üstümüze.
Gelemiyorum yanına
Bu dünya üzerinde varlığının olduğu yere tam 18 yıldır yaklaşamıyorum.
Çünkü utanıyorum.
Çok canım yanıyor be
Çiftliği en yeşil zamanında
Berrak gökyüzüne sahip bir akşamda
Ölesiye korkuyorum
Bigün "baba" diye biri seslenir diye.
Neyse işte paramparça içim.
Neyi severim? Neye tutunurum bilmiyorum.
7 yaşından beri parça parça içim.
Keşke anlatabilsem
Çok sevdim be baba
baba ben hiç böyle olmadım be
Siyahın en dibini görmek böyleymiş
Çok kızıyorum
Bu öfkeyle kopkoyu oluyor içim
Çöküveriyor karanlık
Çok sık dolar oldu gözlerim
Çok yalnız kaldım bu son zamanlarda
Bi şöyle uzatsan elini omzuma
"oğlum" desen ya
Hiç hatırlamıyorum sesini
En çok da buna kızıyorum
"oğlum" desen ya bi bana
Hadi be
Çok ihtiyacım var.
"Geçecek aslanım" desen ya
Geçmiyor ulan!
Çok acıyor baba.
Herkes gidiyor,
Herkes susuyor.
Ben yok oluyorum
Ben yok ediyorum kendimi
Affet n'olur
Bunca zaman hiç konuşmadığım için.
Öyle ya erkek adam olduk.
Sustuk, iki damla göz yaşından korktuk.

16 Haziran 2015 Salı

Sondan Bir Önce

Bazen düşünmemek için çok çabalamak bile kaçtığın tüm düşünceleri, duyguları ardı sıra tekrar tekrar getirir aklına.

+Sen bu kadar uzun süre dağılmazdın Mert?
- Boşver. Bi kadeh daha alabilir miyim?

En çok da geceleri içine çöker tüm yıkılmış hayallerin.tüm rüyaların sadece siyaha boyanır.

+ O şarabı açtın mı peki?
- Açarsam biter. Kalmaz benden bişey.

Bazen o kadar fazla hissiz ve yok hissetmek kendini uçabilecekmiş hissine aldanmasına sebep oluyor.

+ Öldür o zaman kendini.
- Çok kısa yol. Acı çekmek güzel. Denemediğimden değil, dedim ya kalmalı bişeyler benden.

Bir dokunuş, bir bakış, bir "Merhaba" muhtaç olacağın tek kelimelik bir cümle olması daha fazla yakmaz mı içini?

+Hastaydın ya nasılsın?
-......
+Her Neyse özledim işte.
-......


Biraz müzk ve hafif sarhoşluk yerini doldurmuşa benziyor.

+ Gerçekten kalmadı mı hiçbir şey?
-.....
+ Sormasaydım keşke.

Bu kadar hızlı dönmemeliydi dünya.

+ Son sözlerini seçtin mi peki?
- " Bu dünyada tutunmak için fazla duygusal adamlardık hepsi bu."

Son bir nefes, biraz alkol. Böyle gitmek güzel.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

işgal

Başka bir sevda uğruna düştüğün yolda bulursun geleceğini. Bir kadeh ucuz şarabın etkisi değildir hissetiklerin yollar yıllar sonrasında.

Zamanla...

Bir bakarsın uykuna, kalbine, derdine tek ortak, yine o ucuz şaraptır. 

Hic acamadigin bir şaraba bakıp her bir gece içmektir, yaptığın.

Yine geçer içinden ne güzel savaştık,seviştik,kaybettik. Sen fatih bense işgal oldum. 

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Gidene, kalana,Susana,bağırana

Göre göre, bile bile ateşe atmak kendini. "Hazırsan yanmaya ver elini." dedim. " "Tutacaksan ellerimi yeniden alev alması içten değil ruhumun" demek yetmedi. Gitmeye çalışmak, kalamamak arasında geçen zamanda yutkunup durmak. Bu kadar açılmamalı ben gibiler. Fazla yüzmeyi bilmeyenler çok fazla dökmemeli içini, fazla sevmemeli. Kırıp dökmeden sevmeyi başaramaz bazıları. Susmayi unutalar mahkum olmalı en büyük kırgınlıklara. " çok acıdı." desende tahmin edemeyecek olmaları daha bir agritacak ruhunu. "Geçer." demek kolay olacak " geçir " demek aklında olmayanlara. Kendi haline bile birakmayacaklar. Acımak en kolay vicdan rahatlaması.

Her ne ile savasiyorsan yanında olduğunu düşündüklerin sırt çevirecek belli ki. İki yanından tutup göğüsüne bastırdıkların aldığın son yara olmayacak belki ama epey kanatacak içini. Sen yine düşüneceksin "Ben kanarken nasıl tebessüm edebiliyorsunuz. Ben hic bırakmamışken sizi sevmeyi, nasıl kaldirabildin o bıçağı?" 

Eline gececekler; 2 satır haybeden kelam, bolca düş kırıklığı, ait olmadığın bir dünya ve ruhundaki son parça. Gidene, kalana, Susana, bağırana selam olsun. Hala sizi sevmekten başka çıkar yol bulamadım ya bu da benim lanetim olsun. 

10 Mart 2015 Salı

Güzel şehir.

Havanın kapalı, ruhun suskun olduğu her gece yorar insanı. 
Böyledir bazı geceleri istanbulun. Sebepsiz yorar. 
Yine yorgun akşamların birinde vazgecmek. İçine sine sine vazgecebilmek. İstanbul bir anda döner tersine dokunur içine kaldığında bir başına daha anlamlı gelir her şey. Özgürlüğün tadını hissetmek en derininde ruhunun buruk bir mutluluk verir insana. 
Zamanın ölümsüzlüğü tadini damağında bırakır gözlerini kapatırken güzel bir gece.
İyi geceler İstanbul her demini kararınsa bıraktığın için.

2 Mart 2015 Pazartesi

..

Uzun zamandır yazmıyorum. Nedendir bilmem? Pek yazmakta istemedim şu zamana kadar. Anlatabildiğimi, hissettirebildiğimi düşündüğümdendir belkide. Ne yazık ki yine bir beyaz sayfa bolca uykusuzluk ve ruhsuzluk içinde kayboluyorum. 
Kendime karşı nadiren verdiğim sözlerin hepsini tutmaya çalışırım. Sonuçların getirdiği acıyı ta en derine kadar hissetsem dahi vazgeçemem. Kendime duyduğum az buçuk saygının büyük kısmını bu tutumum kapsar. 
"Bu son kurşun. Hedefi tutarsa ne ala tutmazsa..." diye çıktığım yolun uğruna kendimden, fikirlerimden, hissettiklerimden vazgeçtim. Belki hata buradaydı belki değil. Bunları düşünmek için çok geç. Kurşun atıldı hedef yön değiştirdi. 
Aslında ne kadar zor birini gerçekten sevmek, yorucu, kalp ağrıtıcı. Belki sırf bu yüzden vazgeçtim birilerini sevmekten. Ve yine bu yüzden bir zaman sonra daha da ketumlaşacağım. Susmak istiyorum artık. Katlanamadığım bir belirsizlik ve bulanıklık var çerçevede. Bir eksik var hiçbir şekilde tamamlayamadığım. Duygularıma hiçbir zaman hakim olamadım. Hep dikine gittim hiç yanılmadım ve hep kaybettim. Her defasında daha fazla uzaklaştım daha fazla kırıldım. 
Canın yandığında hiç düşünebildin mi acaba "Neden canımı yaktın?" diye ve görebildin mi acaba gerçekten can yaktığın için canının yandığını. Yaralı bir hayvanın vahşice saldırması gibidir bu. 
Ne kadar zordur bilemezsin sırf canım yanmasın diye kafamı çevirip bakmamak.İçin yanıp kavrulsa da ağzından tek kelime çıkmaması zordur. Her defasında canın yansa da bir dokunuşuyla eriyip gitmekten korkmak nedir bilemezsin? Sevmek zor zanaattir. Uzaklaşmak en iyi merhemdir.