Bazı insanlar anlatmakla yükümlüdür. Cezası ise hiçbir insanın seni duymamasıdır aslında. Sen bir zaman sonra sadece insanları izler ve güler geçersin, artık ' Ben demiştim ama! ' diye bir cümle kurmana dahi gerek bırakmazlar. Çünkü onların aklında şüpheye yer yok. Üstüne düşünülmemiş ve hali hazır hiçbir açık tarafını bulamadığın düşünceler bil ki yanlıştır. Her fikir bir şüpheyle doğar ve zamanı geldiğinde ölürler. Fikirler şüpheyi kamçılamak için araçlardır. Öz güven ve kesin konuşmak cahillere mahsustur. Sen cahil olduklarını söylemezsin onlara, çünkü bir cahilin öncelikle dinleyip üstüne düşünmeyi öğrenmesi gerekir. Sen o zamana kadar beklersin. Zaman geçer, bir bakarsın ki o cahiller yaşadıklarından çıkarttığı tüm deneyimleriyle karşına gelirler. Şimdi sıra karşılıklı susmakta.
15 Ağustos 2012 Çarşamba
Öyle mi?
Şimdi oturuyorum bak böyle. Hiçbir özelliği yok sadece duruyorum. Düşünüyorum oturduğum yerden. Düşünmek büyük bir iş aslında. İnsanları düşünüyorum. Ben bir anlatıcıyım. Hikayeler anlatırım insanlara. Kendi hayatlarını ağzımdan dinlemek hoşlarına gider. Doğruyu yanlışı gösterdiğim için değil ha, sadece birinin bilmesi gerek. Çünkü insan yok olup giderken zaman içinde hatırlanmak ister ebediyete kadar. Nihai amaçlarımız hep ebediyete kadar zaten. İnanıyoruz sonsuz mutluluk için, seviyoruz sonsuz olsun diye. Ve bunları düşünürken kayboluyoruz şimdi ki zamanlarda. Dedim ya ben bir anlatıcıyım diye, haybeden kelam benimki aslında. Hiç üstünde düşünmedikleri hikayeler anlatırım insanlara. Bir nevi kahve falı aslında. Ben onlara bir şey anlatırım, gerçekleştiğinde bana inançları pekişir. Adam farkında bile değil ha ben sadece oturuyorum.
10 Ağustos 2012 Cuma
.
Nasihat
Uzunca bir yol
Yol kenarında insanlar
Tanıdık yüzler
Üzgün yüzler
Yaşlı gözler var içlerinde
Yas tutanlar
Akıllarda anılar var
kesik kesik
Kimi siyah beyaz
Kimi renkli anıların
Gülerken
Ağlarken
Tam bu sırada,
Karanlık...
Toprak kara değil
Kahverengidir
Ve kahverengidir toprak şairlere inat
Nemlidir.
Sadık yar olması
Sadece seninle kalanın
Toprak olmasındandır
Vefasından değil,
Zorundalığından.
Gözleridir kahverengi
Mirasıdır sükuneti
Ağırlığıdır.
Ağır ağır çektiği tesbihidir.
Nasihati gözleridir.
Söze gerek kalmaz.
Hayati Oğuza ithafen.
SANKİ
Insan
Tanrının
Ters simetriğidir.
Varolani
Yoketmek
Insanlık işidir.
Dogmak tanrının kararıysa
Ölüm insana aittir.
Tanrı bir teoriyse
Insan uygulama biçimidir.
Ve tanrı hiç iyi değildir bu sebeple
Şimdi kıyılarında yüzerken aklımın
Ayaklarımın değmeyişi yere,
Derinliğini bilemeyişimse,
Korkum kendimdendir,
Tanrıdan ziyade.
220 Volt Çarpasıcalar..
Insanoğlu inatla garipliklerini sürdürüyor. Hiç olmadığım biri gibi olmak yorucu geldiğinden beri kendi nefesimi kendi nefsimden kurtardığım günden beri anlamıyorum yaptıklarınızı. Yürüdüğüm yolda destek ya da köstek beklemeksizin sakince adımlarımı atarken koşuşturmalarınıza şahit olup yine tepki veremiyorum. Bencillikleriniz, hesaplarınız ve eskiyle kavga edişlerinizi gösterdiğim köşede yaşayınız. Evcil hayvanlarımıza öğretebildiğimiz tuvalet adabını düşünceleriniz için biraz yorumlarsanız;
BAKINIZ BEN BURAYA SIÇIYORUM!
Kendi iyiliğiniz için ısrarla tekrarlıyorum sevgili dostlarım lütfen hayatınızı kompleks bir olgu gibi göstermeyin. Nihayetinde bu dünyada yaşadığınızı ve gördüğünüzü kefenin cebine koyup gidecek ve azami 70 yıl sonra unutulacaksınız. Nedir bu kavganız?
En azından insan ilişkilerinde bunu yaşasak ne güzel olurdu?
Mesela sadece sohbet edebilsek sadece gereksiz yere kendi duygusallıklarınızı ve o büyük büyük egolarınızı alıp bi yerlere soksanız.
Nazımcığım konuş canım ' Hayatı ciddi yaşayacaksın bir sincap misali. ' ya da öyle bişeydi zaten siz ne dediğimi anlamadınız. ÇAV!
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Not
Fazla derin yazılar yazamam belki ama içimdekini anlatabilecek kadar kelimelerim var. Doğrusunu eğrisini tartmayan görüşlerim. Kendime ait olduğundan hiçbir zaman şüphe duymadığım, insanların katkılarını yok saymadığım fikirlerim var. Neden bana aitler? Kimseye kabul ettirmek zorunda olmasam da birileri üstüne vazife görüp yargılayıp öldürmek isterler fikirlerimi. Sırf bu yapılanlar gösterir bana ait olduğunu fikirlerin.
Kimseye iyi ya da kötü bir şeyler söylemem. Tek ortalama olduğum konudur.
Kimse doğruyu yanlışı ölçmeni beklemez. Herkes fikirlerini, hayallerini onaylatacak merciler arar ki bu da şimdi arkadaşlar.
Kimse seni hiçbir şey için umutlandırmayacak dostum.
Sev sevebildiğin her kadını, farklı düşün.
Hiç görmediğin yerlere gitmek için gözlerini kapaman yeterli. Sadece senin istediklerinin olduğu bir yer.
Uygun adımlarla yürürken kimileri, sen paytak yürüyorsun diye aşağılarlar. İlerlediğin yolun doğru ya da yanlış olduğunu düşünme, sana ait olduğunu düşün.
Beylik laflarla kalabalık etme. Karışık cümlelerle yazılarını bunaltma, kendi açgözlülüğüne yenik düşüp hayatını kendi ellerinle boğduğun gibi.
Herkese aynı görünme ki bu karaktersizliğinin eseri olur. Herkes, birbirinden farklıdır ve sırf bu yüzden birden fazla kadına aşık olabilirsin. Belirli dozlarda alındığın sevgi seni her zaman ileriye taşır.
İyilik yapacaksan, hayvanları besle, sadaka ver ama hiçbir zaman birden fazla iyiliği bir insanoğluna yapma. Sıradan bir cümle olarak ' İnsanoğlu çiğ süt emmiştir.'
Sen artık hayalini kurabildiğin yollardan yürü.
Ayak izlerini takip edemeyecekleri kadar usulca bas toprağa, zihninde dahi ses çıkarma çok.
Sonuna geldiğinde artık, geri dönemeyeceğin kadar uzak kalsın eskiler.
Sen yine sen ol kadim dostum.
7 Ağustos 2012 Salı
Bir Bilene Not
Onlar yine gülecekler yaptıklarına.
Yine sevecekler yalandan yere.
Övecekler başarılarını.
Konuşacaklar yüksek sesle.
Sırf sen duyulma diye.
En acı tecrübeler hep başkasının olacak
Sen ağır ağır yürüyeceksin
Kendinden emin olmadan
Susarak
Herkes gibi kolay sevmeyeceksin mesela
Hiç güvenmeyeceksin
Ailen olmayacak belki
Binlerce kelimeyi hiç olmayan sevgililerine söyleceksin
Aklın olacak
Kalbin temiz kalacak
Yalnızken en güçlü olduğun anlarını farkedeceksin.
Sen ilerlerken birileri acizce konuşacak arkadan
Susacaksın hiçbir şey anlamayacaklar.
Zamanı geldiğinde sahneye çıkacaksın
Alkışlamaları takdirlerinden değil, artık önüne engel koyamayacak kadar yükseğe çıktığın için olacak.
Yüksekliğin para değil mevki değil
Yine anlamayacaklar.
Onların bencillikleri seni merdivenlerin olacak
Sen sen olduğun sürece yolundan alıkoyamayacaklar.
Yürümeye devam et.
Yine sevecekler yalandan yere.
Övecekler başarılarını.
Konuşacaklar yüksek sesle.
Sırf sen duyulma diye.
En acı tecrübeler hep başkasının olacak
Sen ağır ağır yürüyeceksin
Kendinden emin olmadan
Susarak
Herkes gibi kolay sevmeyeceksin mesela
Hiç güvenmeyeceksin
Ailen olmayacak belki
Binlerce kelimeyi hiç olmayan sevgililerine söyleceksin
Aklın olacak
Kalbin temiz kalacak
Yalnızken en güçlü olduğun anlarını farkedeceksin.
Sen ilerlerken birileri acizce konuşacak arkadan
Susacaksın hiçbir şey anlamayacaklar.
Zamanı geldiğinde sahneye çıkacaksın
Alkışlamaları takdirlerinden değil, artık önüne engel koyamayacak kadar yükseğe çıktığın için olacak.
Yüksekliğin para değil mevki değil
Yine anlamayacaklar.
Onların bencillikleri seni merdivenlerin olacak
Sen sen olduğun sürece yolundan alıkoyamayacaklar.
Yürümeye devam et.
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Şüphe Gelir Hoş Gelir Ley Ley Rimirimi LEY
Insan çok garip yaratık lan? Kimisi senin bir adım bile atıp senelerdir hiç değişmediğini söylerken. Diğerleri bambaşka adamlar görebiliyor. Sen kendini hiç görürken, o senden kitaplar çıkarıyor.
YAZ HAYBEDEN KELAM DEFTERINE YENI YENI SATIRLARI.
GUUUD MORNING VIETNAM !
Ve sen böyle bir canlının doğru, yanlış, iyi, kötü yargılarını oluşturabilmesine hayret etmeden bakamıyorsun.
Her yargı her an değişebilirken insanın ' Doğrusu budur. ' diyebileceği bir anın olmaması gerekirken hepiniz nasıl bu kadar eminsiniz kendinizden? Hayır anlamıyorum ya bende bir bozukluk var ya da hiç olmadığınız kişiler gibi davranmak işinize geliyor.
'Özgüveni yüksek' dediğin zat-ı muhterem, kaygılarını diğerlerinden ve kendinden ustaca saklayabilen adam.
Zihni ayakta tutabilmek için şüphe ve kaygı her zaman etkili yöntemdir.
Bunları yaparken birini sevemezsin mesela.
Sevsen dahi nereye kadar gidebilirsin ki.
Şüphelenmek güvenmemek değildir.
Şüphelenmek kendine verebileceğin asgari zararın seviyesini aşağıya çekmektir.
Güven seni her anlamda kötü sonuçlara çıkartabilir.
Şüphe her zaman bir adım sonrasını düşünebilmektir.
Seviyorsan birini ' Bana güven' diyemezsin. 2 gün sonra ölecek misin o bile belli değilken bu kadar beylik laflara hiç lüzum yok kuzum.
' Şüphe duy bana' diyeceksin cesursan.
Çünkü birgün birisi vazgeçerse senden ya da sen dönüp gidersen her şey daha kolay olur.
Bir kere 'Bana güven' dersen, ağzının orta yerine vurulmayı ve kendine acı çektirilmesini kabul etmişsindir.
YAZ HAYBEDEN KELAM DEFTERINE YENI YENI SATIRLARI.
GUUUD MORNING VIETNAM !
2 Ağustos 2012 Perşembe
Çocuk ( MAYK için )
Otur şöyle yanı başıma ben biraz düşünceli, sen sevecen.. Güzel
bir hikaye anlat bana çocuk, düşünmeyim yalnızlığımı bu gece. Hayallerini anlat
bana çocuk, sevdiğin İstanbul'u, birkaç satır oku bana çocuk en sevdiğin
şiirden. Elimi tut çocuk yine kararıyor hava, göremem karanlıkta bilirsin,
düşerim. Çiceklere su vermeyi unutma çocuk ben gidince, evi arada bir
havalandır içeriye umut dolsun. Gideceğim çocuk bir gün ama sıkıldığım için
değil, yenilgiyi kabul ettiğimde. Sen öğrendiğinde sevmeyi, sevilmeyi.
Gideceğim o zaman içimdeki son umudu bırakarak kapının üstünde.
1 Ağustos 2012 Çarşamba
Öğk!
Eski sevgilime ' Hala seni seviyorum ' cümlesini kurarken üstüne doğru kusmam hoş bir hareket olmamış olabilir. Siz şimdi kusmak dediğimde böyle metafor falan yapıyorum sanıyorsun ama değil bildiğin öğüre öğüre kızın ayaklarına kustum. Hiç öyle pembe membe cümleler falan da değildi yahu. Bildiğin tüm gece sırf o cümleyi kurabilmek için içtiğim rakı bira şarap vodka ve ismini dahi telaffuz edemediğim shot kokteyller döküldü ağzımdan. Anlayamıyorum ne kadar çabuk sevip bir o kadar hızlı nefret edebilmenizi. Bağlanıp tutsak etmenizi. Dikkat edin ben sevdiğimde kusuyorum ! O cümleye dikkat edin.
Çamaşır ( Çok defa söylersen anlamsızlaşıyor )
Nasıl uyandığımı hatırlamıyorum. Aynı yataktayım. Aynı vücudun ve aynı fikirlerin sahibiyim. Uzun zamandır bekliyorum. Çok uzun zaman. Yazdıklarının hiçbirini beğenmeden, kendime sahip çıkmadan geçirdiğim zamanların içindeyim. Kalkıyorum sıradan bir gün yaşayabilmek için standart efordan biraz daha fazlasını sarf etmem gerekiyor. Hiç olmamış gibi davranmam. Hiç düşünmemiş olmam gerekiyor, çamaşırlarımı yıkayabilmek için. Fazla sıcak yine, en azında bunu hissedebiliyorum. Biraz soğuk su. Bir sigara. Sevdiğim birkaç söz, güzel dudaklardan dökülüyor. Hiç kurmadığım cümleleri kurabilmeyi hayal ediyorum, uzun zaman önce yapabildiğim bir şey olduğunu hatırlıyorum. Şimdi kırıntısı kalmamış içimde. Alıp götürdü sanki biriler bu hisleri. Soğuk bir duş, dışarıdayım. Bir sigara daha. Eskiden yürürken düşünebilirdim. Şimdi sadece karanlıkta ve soğukta düşünebiliyorum. O talihsiz kazadan sonra düşünebilmeyi, sevebilmeyi riskli bir ameliyatla aldılar. O günden beri diğerleri gibiyim. Birkaç terapiden sonra gündelik işlerimi yapabileceğim kadar iyileştirdiler beni. Bir de bu sayfaları verdiler. Sırf eskileri hatırlayarak birkaç cümle kurabileyim diye. Bunları düşünürken bir yerlere geliyorum. Sohbet birkaç arkadaş. Arkadaşlığımızdan dolayı kurduğum cümlelerim o kadar belli olmasa belki daha samimi olacaktık. Çoğu zaman kurduğum cümlelerden sonra, uzunca sessizlikler olur. Hala arkadaşlıkların dahi nasıl kurulduğunu hatırlamış değilim. Suskunluğumda bu ameliyatlar sırasında kayboldu sanırım. Daha az düşün, daha fazla konuş. Biraz spor. Vücudumu yorarsam, belki gece biraz düşünebiliyorum. Daha az oku, daha fazla yorum yap. Hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum artık. Eskiden olsa kendimi kaybederdim bu düşünceyle, şimdi üstünde durmuyorum. Tekrar ev. Birkaç cümle gün içersinde yine gülümsetiyor. Keşke onu çok sevebilsem diyorum kendime. Bunun üstüne mesai harcamalıyım. Artık insanları sevebilmek için kendimi zorlamam gerekiyor. Hissederek kolayca yapabildiğim her şeyi, onlar olmadan gündelik hayatta yapmak o kadar zor ki. Yine dışardayım. Bir sigara daha. Artık düşünebilmek için başvurduğum kafein kalp ritmimi bozduğu için az kullanabiliyorum. Sanki tüm dünya bir oldu ben düşünemeyim diye elinden geleni yapıyor. Kahve, birkaç sigara, beylik laflar. Dönüyorum eve. Yine hiçbir şey yaşamadan, yolda yürürken birilerinin cüzdan gibi düşürdüğü fikirleri toplayamadan dönüyorum. Evimdeyim, hiç olmayan evimde. Yatağa doğru yürüyorum. Aklıma binlerce şey gelirdi uyumadan, şimdi tek düşündüğüm; ' Makinada çamaşırlar ıslak kaldı.'
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)