24 Ocak 2013 Perşembe

Hehü Canım Hehü

İyi hissetmek  birkaç aydır uzak olduğum bir durum. Yıllarca iyi hissedemeyen, daha fenası olarak bunun farkına bile varamayan bir adam için birkaç ayın önemi esasen pek yoktur ama iyi hissetmek iyi bir şeydir.
Neden?
Var mı nedeni yahu iyi hissediyorum.
İyi hissediyorum çünkü;
Martılar hala uçuyor ve biz kafamıza düşen her boktan talih çıkartmalara devam ediyoruz.
Merhaba sevgili fikirlerim ben geldim.
Zaman ve insan her derde deva mı yoksa derdin temeli mi varlığımın farkında olduğumdan beridir düşünüyorum.
İnsan iyi midir?
Yaklaşmalı mı?
Bu sürünceme hayatım boyu devam edecek desem de. İnsan sevmediğimi şu sıra destekleyecek bir çok durum var elimde.
Toprak ihanet etmez örneğin ya da yağmur.
Pekala bir ördekle sohbet edilebilir.
Papağanla çekirdek çitlenir.
Yalnızlık mesela tanrıya mahsusluğundan mıdır bilmem?
Tanrının son mahsullerinden olan bizlere pek ilgi çekici gelir.
En azından ben severim bana ne sizden.
Keşke hep bana ne diyebilsem
Dediğim şey en fazla bana na oluyor
Haliyle ağzıma tıkılan bir sürü isyan ve içine içine batmış bir sürü keskin kesin cümleler.
Artık insan tanımak da istemiyorum mesela.
Güzel fikirler ve gülüşler konu dışı.
Hani böyle hepsi gri gri insanların.
GDO'lu tarıma karşıyız tanrım.
Çarpılmaktan ve çarpıtılmaktan korkan bizlerden açıkca fikirlerimizi savunmamızı istemeleri ne kadar abes?
Hah bak iyi hissettiğim ne kadar belli
Haybeden Kelamım kesemden taşmış.

Yaz bakalım haybeden kelam defterine 3-5 alakasız cümle daha.

İyi hissettiğiniz her günden 1 bardak ayırın bana buhranlarımda kapınızı çalarım!

21 Ocak 2013 Pazartesi

Hissetmek
                 Susmak kadar
Ağlamak kadar
                 Sevmek kadar
Düşünmek kadar
                  Hissetmek.

13 Ocak 2013 Pazar

Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun

Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.

Cemal Süreya

5 Ocak 2013 Cumartesi

Kaybetmeye Dair

Kaç zaman oldu bilmiyorum. Yanlış hikayeler anlatmışım, farklı duygulardan bahsetmişim hep. Biri varsa eğer duygulardan bahsedecek olan o kişi ben değilmişim. Ben sizlere belki güzel bir aşk anısı anlatamam ama kaybetmenin ne demek olduğunu anlatabilecekler arasında yer alıyorum.

Kaybetmek benim beraberim dünyaya getirdiğim olgulardan birisi sanırım. Daha geçenlerde bahsettim ansızın, düşünmeden tıpkı tüm kaybettiğim insanlar, duygular, hatıralar gibi söyleyiverdim; ' Şu kısa hayatımda o kadar fazla kaybettim ki sanırım hepsi benim sınavımdı. Ve eğer varsan, bu zamandan sonra hangi testlere tabi tutacaksın çok merak ediyorum.' dedim. Kaybetmek bazılarımızın doğasında var.

Ne zaman birini sevsem yok olur. Baktım olmuyor mu? Kendim yok ederim. Bunu ben değil sevdiğim ve yok ettiklerim söylüyor. Ne zaman işler fazla yolunda gitse rayından çıkarırım. Hayat denklemimi ters tüm doğruların karşısındayım. Benim kaybetmem gerek. Bak hayatta herkes kazanacak diye bir şey yokmuş. Birilerinin kazanması için bizlerin kaybetmesi gerek. İnsanların acı çekmesi için var olmaya mahkum bizler varız. Zaman durana kadar her iki kısmında varlığı böyle sürüp gidecek.

Kaybedenler ki umutsuz olduğumuz düşünülür aksine birçok insandan daha fazla umut barındırdığımız için ruhumuzda fazlaca kaybederiz. Bizler her duyulan cümleden etkilenmek için elinden geleni yapanlar hassas falan değiliz. İçimizde ki kaybetme isteği ve dürtüsünün sebebi bu.

Kaybetmekten kastım sigara paketinizi kaybetmek ya da borsada para batırmak değil. Elbette bu tür durumlarda ihtisas alanımıza dahildir ama daha fazlası manevi kayıplarımızdır. Sevmesine severiz, hatta aşkı tatmadığınızdan daha fazlasıyla tadarız. Damarlarımızda aktığını hissederiz mesela ki kaybettiğimizde tam olarak hissedebilelim.

Sizleri bilmem ama kaybetmek üzerine kitaplar yazabilirim sanırım. Kaybolan bedenlerinizle beraber fikirlerinizi, hislerinizi, seslerinizde alıp gitseniz keşke ölümmüş gibi.