31 Temmuz 2012 Salı

Duyduk duymadık demeyin.

Mesela buraya neden yazıyorum? Aslında düşündüklerime değer verenlerle paylaşmak için yazıyorum. Konuştuğum zaman karşımdaki zorunda olduğu için dinliyor belki ama burası tamamen isteyenlere. Beri gel o zaman yazalım yine haybeden kelam. Oldum olası severim hissetmeyi. Şimdi böyle söyleyince mutluluk, sevgi falan geliyor aklına insanın. Ben tüm duygulardan bahsediyorum. Hissedebilen adamı severim. Nefreti, sevgiyle eşdeğer bulan adamı severim. Kafasında çok soru olanı. Gerçeği isteyeni severim. Herkes 'seni seviyorum' derken, içten içe gülen adamı severim. Daha gerçek böyleleri. Hiç olmadığı gibi davranmıyor mesela. Hayatta 1 dakika sonra belli değilken, bu kadar beylik laflar etmemeyi insanları sevdikçe anladım. 'Bana gerçeği söyle.' der çoğu insan. 'Kadırabilir miyim gerçeği?' diye sormaz. Hayatında hiç söz vermemiş bir insan yoktur herhalde. Önemli olan verdiğin sözü tutamamak değil artık. Verdiğin sözü tutamadığın da gösterebildiğin pişmanlık. Böyle ızdırabın sikilircesine pişmanlık duydun mu? Hiç kimseyi sevemediğin oldu mu? Sırf bir sözü tutamadın diye? Bunları hissettikçe geçmişte ve şimdi sana söylenenler anlamsızlaşıyor. + Seni unutamıyorum - Çok değil 2 aya kalmaz unutursun + Ama ağlıyorum - Hmmm.. Yorulursun + Kalpsizsin - Gerçekciyim. Kaybedilen her zaman değerlidir. Kaybedin bu cephede, kazandıkça daha dibini boyluyorsun. Yaz haybeden kelam defterine, duymak isteyenlere.

1 yorum: