21 Haziran 2013 Cuma

?

Biraz sessizlik sayın seyirciler.
Biraz çim, biraz fikir, güzel bir tebessüm.
Hayat hala güzel değil bunlar varken
Neden?

11 Nisan 2013 Perşembe

Pazar Keyfiyeti

Bir pazar günü kapını çalacağım.
       
                    Ki pazarlar kendimi en fazla kaybettiğim zaman.
Elimde ne bir çiçek, üstümde ne bir şüphe.


                    Bir akşamüstü
Tam güneş hafifletmişken sıcaklığını
                   Vururken saçlarına son aydınlığını
Kapında biteceğim

                    Elimde ne bir günah, ne arkamda bir dert.
Bir pazar günü oturup,
                    Sırf seni düşüneceğim
Hiç içilememiş keyif çayını.

9 Nisan 2013 Salı

Bazen

En büyük günahını düşün şimdi, en büyük hatanı düşün. Hala canını yakabilen bir anını düşün. Düşünmez insan acıyı, yaşayıp devam edebilmek için. Bir son kullanma tarihi vardır her acının. Bazen bazı şeylerde oturur kalır.
Hiç düşünmeye başladığınız anda her şeyin ters gitmeye başladığı bir anınız oldu mu? Bile bile yine de düşündüğünüz böyle bir şey oldu mu? Bazen başkalarının gözünden hep mantıksız görünen hatta size bile saçma sapan görünen şeyler ilgimizi çeker. Bazen hiç olmamış gibi devam ederiz kaldığımız yerden. Keşke bazen bazı şeyler hep bazen yapılsa sıklıkla gelmese başımıza; "düşünmek gibi."

Bazen Ölür..Bazen Ölemezsin..
Bazen Bütün Koşullar Uygunken Bile Ölemezsin..


http://www.youtube.com/watch?v=MTogquZ4Aos

22 Mart 2013 Cuma

Hatalarına Bir Nilüfer

Kırılan kalpleri üst üste koyulduğunda kocaman bir yığın olup, buna rağmen hiçbir anlam ifade etmiyorlarsa ve siyah beyazsa halen görüntünüz alıcınızla oynamayın sayın seyirciler benim hayatımı izlemektesiniz.

Zamanın eli değdi bize, çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimizde

Çıkıp gidebilirdik hayatlarımızdan yüklerimizden kurtulup bir yerlere sığınırdık. Susup oturabilirdik. Cümlelere ihtiyaç duymayan insanlarımız vardı. Anlaşmaya, paylaşmaya gerek görülmeyen sohbetler, sessizce.

Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver

Kalpsizleşmek ne zaman bu kadar kolay oldu. Var olanı kaybetmeyelim diye saklanırken ardına ördüğümüz buzdan duvarların, ne sıra içerden çürüdük bu kadar. Şimdi ne duvarları yıkabiliyoruz ne de içerideki çürümüşlüğün kokusuna katlanabiliyoruz. Burnumuz koku almaz hale geldiği için katlandığımız hayatlara sahip olmuşuz.

Fazlaca oynadığımız duygularımız, ruhumuz o kadar sıkı bağlarla yerine sabitlenmiş ki doğruluğuna inandırmak zorunda kalmışız kendimizi. ''Gel gidelim'' dediğinde kılını kıpırdatmayan ruhlar edinmişiz adına da ''mantıklı davranmak'' demişiz. Netliğine inandığımız benliklerimizin küçücük gölgelerine sığınıp, hep içimizde aslının var olduğu yalanıyla avuttuk birbirimizi. Artık geri kalanlar ''mantıksız'' oldu bizler için. Haybeden kelam hepsi.


Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiçbir yanılgı.



meraklısına;


http://www.youtube.com/watch?v=-8qifzv_F4Q



18 Mart 2013 Pazartesi

Gereken yerlere ve yerlerinize

Gülümsüyorum sizlere. Kurduğunuz her cümleye. Benim söylediğim cümlelerin sizin için hiçbir anlam ifade etmemesine. Hayatta en dürüst davrandığım konulardan birisi kendimimdir. Sıkılgan, bıkan, yorulanbir ruha sahip oluşumdan haberdarsınızdır. Benim nasıl bir adam olduğumdan hatta adamlıktan eser sergilemediğimden haberdar olanlar epeyce vardır.Dünyanın en gerçekci adamı olmasam da hemen hemen kimsenin hayalleriyle oynayıp kimseyi bir şeylerin peşinden sürüklememişimdir. Durup da karşımda kuramayacağınız cümleleri yorum olarak ardım sıra söyleyişiniz kasımpaşa. Yazdıklarım sizlere değil, tekrar bu gaflete düşmesin diye beni tanıyanlara. Sevgilerle insanlık acizliğiniz kalp ben.

5 Mart 2013 Salı

Huyuna gidebilme insanın. Rahatlık ne kelam. Susmak en güzel yol. Susarsan eğer tanıyamazlar. Tanımazlarsa eğer sen bir kişiye daha yalan söylemezsin. O kadar çok yalan söylemişsin ki içindekilere dair. Susup oturmak, bir köşede, en akıl karı meslek haline gelmiş. 10 yıl sonra kendimi susarken görüyorum, bir ağacın tepesinde erik tıkıştırmak yerine ağzıma. Susarken buluyorum çünkü midem kaldırmıyor artık kendim gibi olmadan yaşamayı. Bu kadar pisiliğin akıp  yüzlerinizden sizlere gülümsemek, tanımamak sizleri en güzeliydi. Karşılıklı sussak, sanki hiç tanışmamış olsak dediğim insanlar. Sevdiğim ve nefret ettiğim tüm insanlar; keşke hiç tanışmasaydık. Gelir- Gider hesabı yapmaktan gel gitlerimin sayısını tutamaz ve dakikası dakikasını tutmaz bir adam haline geldim Ne sitemdir şimdi bu yazdıklarım ne de şuçlama. Kendime üzülüyorum. Üzülüyorum çünkü var olmuş gibi görünen tüm zamanlarımı çöpe atmaktan dolayı üzülüyorum. Eski anılarımı varetmeye çalışmaktan yoruluyorum. Artık mutlak yalnızlığa kavuşmaya az kaldı. Az kaldı sessizliğimin her damlasına varmaya. Az kaldı ruhum sabredersem eğer bitecek sana tüm çektirdiğim anılar. Şimdilik bin çeşit, adını bile bilmediğim şeylerle ayakta kal. Yakındır seni kurtarmaya Mario'dan önce gelirim sanırım.

24 Şubat 2013 Pazar

Bir şehrin yakınlarındaymış
Öyle söylediler.
Birkaç insanla berabermiş.
Susmayı unutmuş
Bilmezmiş artık sevmeyi
Uslanmayı es geçmiş
Sükunetini hapsetmiş.
Çıkmaz sokakta sürekli yön aramış.
Bir dönse geriye,
Baksa ardı sıra
Görecekti
Susacaktı
Ve en önemlisi
Sevecekti.
Sadece
Dönüp arkasına baksaydı.

21 Şubat 2013 Perşembe

Bir Şişe Yalnızlık

Dünyanın üzerinden geçen tüm bulutlara hitaben yaşanan bazı gecelerde
Ben bir şişe yıllanmış yalnızlık açarım.
Marquez'in yüzyıllık yalnızlığıyla boy ölçüşemeyecek kadar edebiyattan uzak bir yalnızlık.
En pahalısından bir şişe yalnızlık.
Uzun uzadıya öyle ağzında bekleterek falan değil
Şişesinden içerim yalnızlığımı.
Buruk falanda bir tadı yoktur en ekşi, en sirkeli tatlarındandır yalnızlığım.
Her ne hikmetse çok pahalıdır. Öyle ki daha satın alınamadı
Bazı geceleri sırf sana adayıp da geçirmek istediğim zamanlarım olur.
Öyle ki Istanbul dahil, Afrika hariç değil.
Bir şişe yalnızlığı açalım şişesinden paylaşalım.

24 Ocak 2013 Perşembe

Hehü Canım Hehü

İyi hissetmek  birkaç aydır uzak olduğum bir durum. Yıllarca iyi hissedemeyen, daha fenası olarak bunun farkına bile varamayan bir adam için birkaç ayın önemi esasen pek yoktur ama iyi hissetmek iyi bir şeydir.
Neden?
Var mı nedeni yahu iyi hissediyorum.
İyi hissediyorum çünkü;
Martılar hala uçuyor ve biz kafamıza düşen her boktan talih çıkartmalara devam ediyoruz.
Merhaba sevgili fikirlerim ben geldim.
Zaman ve insan her derde deva mı yoksa derdin temeli mi varlığımın farkında olduğumdan beridir düşünüyorum.
İnsan iyi midir?
Yaklaşmalı mı?
Bu sürünceme hayatım boyu devam edecek desem de. İnsan sevmediğimi şu sıra destekleyecek bir çok durum var elimde.
Toprak ihanet etmez örneğin ya da yağmur.
Pekala bir ördekle sohbet edilebilir.
Papağanla çekirdek çitlenir.
Yalnızlık mesela tanrıya mahsusluğundan mıdır bilmem?
Tanrının son mahsullerinden olan bizlere pek ilgi çekici gelir.
En azından ben severim bana ne sizden.
Keşke hep bana ne diyebilsem
Dediğim şey en fazla bana na oluyor
Haliyle ağzıma tıkılan bir sürü isyan ve içine içine batmış bir sürü keskin kesin cümleler.
Artık insan tanımak da istemiyorum mesela.
Güzel fikirler ve gülüşler konu dışı.
Hani böyle hepsi gri gri insanların.
GDO'lu tarıma karşıyız tanrım.
Çarpılmaktan ve çarpıtılmaktan korkan bizlerden açıkca fikirlerimizi savunmamızı istemeleri ne kadar abes?
Hah bak iyi hissettiğim ne kadar belli
Haybeden Kelamım kesemden taşmış.

Yaz bakalım haybeden kelam defterine 3-5 alakasız cümle daha.

İyi hissettiğiniz her günden 1 bardak ayırın bana buhranlarımda kapınızı çalarım!

21 Ocak 2013 Pazartesi

Hissetmek
                 Susmak kadar
Ağlamak kadar
                 Sevmek kadar
Düşünmek kadar
                  Hissetmek.

13 Ocak 2013 Pazar

Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun

Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.

Cemal Süreya

5 Ocak 2013 Cumartesi

Kaybetmeye Dair

Kaç zaman oldu bilmiyorum. Yanlış hikayeler anlatmışım, farklı duygulardan bahsetmişim hep. Biri varsa eğer duygulardan bahsedecek olan o kişi ben değilmişim. Ben sizlere belki güzel bir aşk anısı anlatamam ama kaybetmenin ne demek olduğunu anlatabilecekler arasında yer alıyorum.

Kaybetmek benim beraberim dünyaya getirdiğim olgulardan birisi sanırım. Daha geçenlerde bahsettim ansızın, düşünmeden tıpkı tüm kaybettiğim insanlar, duygular, hatıralar gibi söyleyiverdim; ' Şu kısa hayatımda o kadar fazla kaybettim ki sanırım hepsi benim sınavımdı. Ve eğer varsan, bu zamandan sonra hangi testlere tabi tutacaksın çok merak ediyorum.' dedim. Kaybetmek bazılarımızın doğasında var.

Ne zaman birini sevsem yok olur. Baktım olmuyor mu? Kendim yok ederim. Bunu ben değil sevdiğim ve yok ettiklerim söylüyor. Ne zaman işler fazla yolunda gitse rayından çıkarırım. Hayat denklemimi ters tüm doğruların karşısındayım. Benim kaybetmem gerek. Bak hayatta herkes kazanacak diye bir şey yokmuş. Birilerinin kazanması için bizlerin kaybetmesi gerek. İnsanların acı çekmesi için var olmaya mahkum bizler varız. Zaman durana kadar her iki kısmında varlığı böyle sürüp gidecek.

Kaybedenler ki umutsuz olduğumuz düşünülür aksine birçok insandan daha fazla umut barındırdığımız için ruhumuzda fazlaca kaybederiz. Bizler her duyulan cümleden etkilenmek için elinden geleni yapanlar hassas falan değiliz. İçimizde ki kaybetme isteği ve dürtüsünün sebebi bu.

Kaybetmekten kastım sigara paketinizi kaybetmek ya da borsada para batırmak değil. Elbette bu tür durumlarda ihtisas alanımıza dahildir ama daha fazlası manevi kayıplarımızdır. Sevmesine severiz, hatta aşkı tatmadığınızdan daha fazlasıyla tadarız. Damarlarımızda aktığını hissederiz mesela ki kaybettiğimizde tam olarak hissedebilelim.

Sizleri bilmem ama kaybetmek üzerine kitaplar yazabilirim sanırım. Kaybolan bedenlerinizle beraber fikirlerinizi, hislerinizi, seslerinizde alıp gitseniz keşke ölümmüş gibi.